akademik başarı

Neden sadece akademik başarı yeterli değil?

Bir liseye, bir üniversiteye veya bir iş yerine başvuru yaptığınızda ilk bakılacak olan kağıt üzerinde ‘kim’ olduğunuzdur. Akademik başarı göstergeleri olan hangi okuldan geldiğiniz, not ortalamanız, aldığınız sertifikalar, diplomalar gibi niceliksel değerlerle üzerinden CV’niz diğerlerinden ayrılır ve aday olarak seçilirsiniz.

Buradan sonrası ise gerçekte ‘kim’ olduğunuzla ilgilidir.

Bir mülakata girdiğinizde genellikle 5. dakikada karşı tarafta sizinle ilgili bir yargı oluşur. Bu yargıya neden olacak temel şey kağıt üzerindeki anlattıklarınız ile yüz yüzeyken söylediklerinizin ne derece tutarlı olduğu ve gerçeği yansıttığıdır.

Bazen olmuş olsun diye hazırlanan portfolyo ve CV’ler yaşanmışlıkları değil, olması gerekenlerin maddelenmesini içerir. Mülakatta yazılanların yüzeysel anlatılmasından kaynaklanan bir güvensizlik durumu oluşur. Bu dakikadan sonra ne anlatırsanız anlatın karşı taraf hepsine şüphe ile bakacak ve mülakat sonunda sizi tercih etmeyecektir.

Aynı durum referans mektupları için geçerlidir. Mektubu yazan ile kabul ofisi arasında aslında görünenden öte bir mesajlaşma hakimdir. Örneğin; “Çok çalışkan bir öğrencidir.” cümlesi olumlu bir cümle gibi gözükse de aslında yüzeysel, yazmış olmak için yazılmış olan, “Bu öğrenci için söyleyeceklerim bu kadar, anlatabileceğim gerçek bir başarı öyküsü yok, rica etti, kırmadım, mektubu yazdım.” anlamına gelir ve çoğu kabul ofisi için CV’yi en alta almak için yeterlidir.

Akademik başarı ilk adım olduğundan, her zaman çok önemli olacaktır, burası şüphesiz. Ancak yeterli olmayacaktır, burası da bir o kadar net.

You need to be logged in to view the rest of the content. Please .

Please Login to Comment.

Scroll to top